9 Kasım 2018
Sayı: KB 2018/42

İşçi sınıfı hakları, onuru ve geleceği için mücadele etmelidir!
Çürümüşlük diz boyu!
Barınma bir haktır, rant alanı değil!
Sınıf devrimcilerine yönelik polis baskınları
Saraya milyarlar halka tasarruf!
Ücretlere derhal zam yapılsın!
Kıdem tazminatının fona devri için ‘ilk adım’
Sermayeye arsa tahsisine “istihdam” çarpıtması
Sendikamız yöneticilerine hapis cezası verildi!
Atölyeden holdinge: Sanko
Rusya’da devrim ve proletarya devriminin sorunları - H. Fırat
Filistin direnişini tasfiye çabaları boşa düşecektir!
“Bütün düzen bir tahterevalli”
Kapitalizm şiddet üretir, kapitalizme karşı mücadeleye!
Mesleki eğitimde üretim yarışı ve ücretsiz kölelik gerçeği
“Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!”
“40 paralık adam” ve bugüne dersi
Geçmişin umudu üreten deneyimlerini anı olmaktan çıkarmalıyız!
Bir gün
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“40 paralık adam” ve bugüne dersi

 

Günümüz toplumunda “40 paralık adam” söylemi, birilerini küçümsemek için kullanılır. Kimilerine göre de bu aşağılayıcı söylemin hedefinde bilgi ve aydınlanma var.

Ancak, bugün bu aşağılayıcı söyleme konu olan “40 paralık adam”ın bir başka hikayesi de var. Üstelik dünden bugüne burjuvazi ve devlet ilişkisinin, hak kazanmak için bedel ödemek gerektiğinin hikayesi bu. “40 paralık adam”ın hikayesi bugünü de anlatır aynı zamanda.

***

Cumhuriyet öncesi dönemde İstanbul’un tramvay taşımacılığı Belçikalı bir şirkete aitti. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1924’te, ülkedeki yabancı şirketlerle yapılan yeni anlaşmalar kapsamında, Konstantinopol isimli bu Belçikalı şirketle de masaya oturuldu. Genç cumhuriyet, artık sözleşmeye şartlar koyacağını belirtti ve şirketle yeni bir anlaşma imzaladı. Buna göre, İstanbul’daki tramvay ulaşımında öğrenciler kimliklerini göstermek şartıyla tramvay ücreti olan 80 paranın yarısını ödeyeceklerdi.

Bu anlaşmaya rağmen bir biletçi bir gün öğrenciler tarafından verilen 40 parayı kabul etmeyerek “Ben öğrenci kimliği, emir filan anlamam. Herkes tam para ödeyecek” diye çıkıştı. Öğrenciler buna tepki gösterdiler ve tramvayda olay çıktı.

Bu durum üzerine Belçikalı şirket, önceden işgal güçlerinin ana binası olarak kullanılan fakat cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne tahsis edilen Sirkeci’deki Sansaryan Han’a gitti. Burada polis şefiyle yapılan görüşmede şirket yetkilileri “Öğrenciler tramvaylarda sorun çıkartıyor, kavga çıkartıyor, anarşist bunlar” dedi ve “Her tramvaya birer memur koyun” talebinde bulundu. Şirketin anlaşma şartlarını ihlal ediyor olmasına rağmen talep kabul edildi ve İstanbul’daki tramvaylarda sivil polisler görevlendirildi.

Ancak öğrenciler haklarından vazgeçmemekte kararlıydılar. İndirimli ulaşım haklarını korumak için eylem yapmayı planlayan Tıp Fakültesi öğrencileri, 15 Kasım’da İstanbul’daki tüm duraklardan tramvaylara binerek biletçiye 40 para uzatma kararı aldılar.

Bu karar doğrultusunda Harbiye’den tramvaya binen bir grup öğrenci biletçiye 40 para uzattı. Biletçinin parayı kabul etmemesi üzerine tramvayda arbede çıktı. Vatman biraz ileride, tramvay hattında çalışma yapılan yerde durdu. Şirket yetkilileri de o anda yol çalışmasının yapıldığı alanda bulunuyordu. Tramvaydan indirilen öğrenciler, şirket yeklileri ve yol yapımında çalışan işçiler tarafından dövüldü. Bu sırada iki el ateş sesi duyuldu. İki öğrenci bir sivil polis tarafından vurularak yaşamını yitirdi. Silahını ateşleyen polis yakındaki Harbiye Karakolu’na sığınarak linçten kurtuldu.

Bunun üzerine İstanbul’daki öğrencilerin tepkisi arttı. Ertesi gün ayaklanan öğrenciler, Belçikalı şirketin Beyoğlu’ndaki şirketini bastı ve talan etti. Tepki ve öfke öyle büyüktü ki, şirket yetkilileri Sansaryan Han’a kaçarak polise sığındı.

Günlerce süren ve bugün “cumhuriyet tarihinin ilk öğrenci direnişi” olarak adlandırılan kitlesel eylemlerin ardından, 21 Kasım 1924’te şirket öğrencilerin hakkını gasp etmekten vazgeçmek zorunda kaldı. Artık öğrencilerin tramvaylara 40 para ödeyerek binebileceğini açıkladı.

İki öğrenciyi öldüren sivil polis savunmasında, “silahım kendiliğinden ateş aldı” dedi ve hapis cezasından kurtuldu. Yalnızca meslekten el çektirildi.

***

“40 paralık adam”ın hikayesi, bugünün kuşaklarına ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Anlaşma imzalanmasına rağmen kapitalist bir şirket en temel hakkı dahi tanımıyor, devlet taraf olduğu anlaşmayı hatırlatacağına polis eliyle şirkete arka çıkıyor, öğrencileri öldüren polis çok tanıdık bir savunmayla hapisten kurtuluyor... İsimler ya da gündemler değişse de tüm kirli ilişkiler ağı bugün de devam ediyor.

Bir de hikayenin diğer tarafı var elbette. Sözde yasal güvenceye alınmış hakların bile ancak direnişle kullanılabildiğini, en meşru taleplerin savunulmasının bile bedel ödemeyi gerektirdiğini anlatıyor. “40 paralık adam”ın hikayesi asıl bu konuda ders veriyor, direnişle kazanılabileceğini öğretiyor.

M. İlkan

 

 

 

 

Binlerce mezun, bir atama

 

Kapitalizm temeli üzerinde yükselen eğitim sistemi tek adam rejiminin tercihleriyle birleşince gençlik geleceksizliğe mahkum oluyor ve mezun olup da atanmayan öğretmenlerin sayısı gittikçe artıyor.

2018 yılında 25 bin sözleşmeli öğretmenin ataması yapılırken her yıl binden
fazla kişinin bitirdiği sanat tarihi bölümü mezunlarından sadece 1 kişi öğretmen olarak atandı.

CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2017-2018 yılında sanat tarihi bölümünden bin 363 kişinin mezun olduğunu, 2018 yılında ise 1 sanat tarihi mezununun atamasının yapıldığını açıkladı.






İki gencin katledilmesine ilişkin yeni belge

 

Geçtiğimiz yıl 14 Nisan’da Gazi Mahallesi’nde polis tarafından araçları taranarak öldürülen Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un katledilmeleri, ortaya çıkan polis telsiz konuşmalarıyla net olarak göründü.

Polislerin tutuksuz yargılandıkları dava dosyasına giren yeni belgede polis telsiz konuşmaları kaydı yer aldı.

İddiaya göre ihbar üzerine, içerisinde 5 gencin bulunduğu aracı kontrol eden “89-163” kodlu ekip, saat 22.11’de “Bu Gazi Mahallesi Mimar Sinan Kent Ormanı’ndaki 747’li şahıslarla ilgili olarak efendim... birlikte kontrol ettik, herhangi bir olumsuzluk yok, bu şekilde bilginiz olsun tamam” anonsu yaptı.

Bu anonstan 10 dakika sonra başka bir ekip, aracın tarandığını ve 3 yaralının ambulansla hastaneye kaldırıldığını anons etti. 3 yaralı hastaneye kaldırılırken Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul yaşamlarını yitirdi.